After Big Big Bang life still goes on. At least tries to... I'm a new soul I came to this strange world Hoping I could learn a bit 'bout how to give and take But since I came here, felt the joy and the fear Finding myself making every possible mistake See I'm a young soul in this very strange world Hoping I could learn a bit 'bout what is true and fake But why all this hate? try to communicate Finding trust and love is not always easy to make
23 Şubat 2012 Perşembe
21 Şubat 2012 Salı
Lauren Conrad
The Hills'i izlerken şu duygu uyanıyordu bende. Ben de böyle bir hayat istiyorum!
Kızlar liseden mezun oldular. Los angeles'a gelip dream job'larında stajer olarak işe başladılar. Bi yandan da istedikleri bölümde istedikleri için okuyorlar.
Bunlar zaten olabilecek şeyler. Ama TV Show'un getirisi de showda daha aydınlık çekimler yapabilmek için bunlara süper evler verilmesi, showda daha fazla yeralabilmeleri için iş yerindeki hızlı terfiler...
Gece muhtemelen normal maaşlarıyla gidemeyecekleri veya saatlerce sırada bekleyecekleri süper gece kluplerine girişler, partiler...
Sadece The Hills'deyken showun kendisine sağladığı hayat bile ona imrenmek için bir neden benim için:)
İşte ben de oyle bir hayatım olsun istiyorum... Ben çabalamasam da her şey bana gelsin istiyorum... Var böyle insanlar, görüyorum... Bilmiyorum, bazen bana her şey için çooook uğraşmam, gecelerce dua etmem gerekiyor gibi geliyor. Elimdekilerin kıymetini bilmiyor değilim ama bu tiplere de özeniyorum işte ne yapayım...
Lauren ise ayrı bir case benim için. Benim var öyle pyscoca kadın karakterleri idolleştirmem. Bir dönem de Xena manyağıydım:) Şimdi de Lauren. Çok akıllı, çok güzel... O showdan sıyrlıp kendi kıyafet line'ının yarattı, süper bir blog'u var (tamamını kendi yazdığından şüpheliyim:)) Bir IT girl oldu. Güzel beraberlikler yaşıyor. Ailesiyle arası çok iyi. Kitap bile yazıyor. Ve okudum, gayet başarılı...Daha ne olsun...
Neyse... Cok beyeniyoruz. Ailecek...:))
Kızlar liseden mezun oldular. Los angeles'a gelip dream job'larında stajer olarak işe başladılar. Bi yandan da istedikleri bölümde istedikleri için okuyorlar.
Bunlar zaten olabilecek şeyler. Ama TV Show'un getirisi de showda daha aydınlık çekimler yapabilmek için bunlara süper evler verilmesi, showda daha fazla yeralabilmeleri için iş yerindeki hızlı terfiler...
Gece muhtemelen normal maaşlarıyla gidemeyecekleri veya saatlerce sırada bekleyecekleri süper gece kluplerine girişler, partiler...
Sadece The Hills'deyken showun kendisine sağladığı hayat bile ona imrenmek için bir neden benim için:)
İşte ben de oyle bir hayatım olsun istiyorum... Ben çabalamasam da her şey bana gelsin istiyorum... Var böyle insanlar, görüyorum... Bilmiyorum, bazen bana her şey için çooook uğraşmam, gecelerce dua etmem gerekiyor gibi geliyor. Elimdekilerin kıymetini bilmiyor değilim ama bu tiplere de özeniyorum işte ne yapayım...
Lauren ise ayrı bir case benim için. Benim var öyle pyscoca kadın karakterleri idolleştirmem. Bir dönem de Xena manyağıydım:) Şimdi de Lauren. Çok akıllı, çok güzel... O showdan sıyrlıp kendi kıyafet line'ının yarattı, süper bir blog'u var (tamamını kendi yazdığından şüpheliyim:)) Bir IT girl oldu. Güzel beraberlikler yaşıyor. Ailesiyle arası çok iyi. Kitap bile yazıyor. Ve okudum, gayet başarılı...Daha ne olsun...
Neyse... Cok beyeniyoruz. Ailecek...:))
Etiketler:
Beauty,
Celebs,
Creativity,
Fashion,
Hair,
INSPIRATION
Güzel bir günün ardından...
Babamı Egemen'in oyuncakları ve 2 adet tablo ile havaalanına yolladıktan sonra süper bir havuz, jakuzi, buhar odası dinlencesi (Yoksa yorulmacası mı desem?) Evde kanki ile kremalı makarna, adana, home made patates püresi ve full gosssip eğlencesi, devamında sütlü kavve... Hımm. Ben bunları yaparken zavallı babacım oyuncaklar yüzünden havalanında terörist muamelesi görmüş. Üstelik oyuncaklardan biri sürekli "viuv viuv" ses çıkarıyormuş ki bu işini daha da zorlaştırmış. Sarıp sarmaladığım tüm koliyi açtırmışlar. A kind of funny- Sorry Dad:) Tabloları da zorla paketlettirip bagaja vedirmişler ve birinin camı kırılmış:(((
14 Şubat 2012 Salı
So Funny
Kuzimin geçen haftaki ziyaretinde bir değişiklik yapayım ve bu defa onu rejime sokmak yerine birlikte çılgınlar gibi yiyelim dedik. Bu bana zaten fazladan 5 kilomun üzerine +2 kilo ona da tartılmadı ama sanırım min +3-4 kilo olarak geri döndü.
Ne derler bilirsiniz:
A moment on the lips
Forever on the hips:)))
Sonuç olarak bana bugünkü telefon görüşmemizde 2 gündür kıyafet almak için denediğinde gördüğü manzaradan hiç hoşlanmadığını anlatıyordu ki arkasından anlattığı şu olay bizi krize soktu:
Sevgilisi ile restorandalar. Sevgilisi ona moral vermeye çalışıyor:
- Aşkım o kadar şişman değilsin. Bk şu yan masadaki çifte... Ne şişmanlar var...
- Canım o kadın 7-8 aylık hamile....
Ne derler bilirsiniz:
A moment on the lips
Forever on the hips:)))
Sonuç olarak bana bugünkü telefon görüşmemizde 2 gündür kıyafet almak için denediğinde gördüğü manzaradan hiç hoşlanmadığını anlatıyordu ki arkasından anlattığı şu olay bizi krize soktu:
Sevgilisi ile restorandalar. Sevgilisi ona moral vermeye çalışıyor:
- Aşkım o kadar şişman değilsin. Bk şu yan masadaki çifte... Ne şişmanlar var...
- Canım o kadın 7-8 aylık hamile....
11 Şubat 2012 Cumartesi
It's hillarious...
Accidentally on Purpose - Salt-N-Pepa - Push It
10 Şubat 2012 Cuma
Aldatma üzerine teoriler
Çok yakın dostlarımdan biriyle aldatma ve aldatılma üzerine sohbet ederken ilgimi çeken 3 teori üzerinde yoğunlaştık. Bunlardan ilk 2 si aslında zaten bildiğimiz ama farkında olmadığımız sonuncusu ise doğru olmasını istemediğimiz ama aksini de ispat edemediğimiz bir teori oldu. Şöyle ki :
1) Aldatma aslında ilişkinin ömrünü uzatan bir olay. Yani aslında içinde eksikler, sorunlar barındıran bir evlilikte çiftlerden herhangi biri aldatmaya başladığında bu eksikliği diğer kadınla/adamla giderdiği için bu sorun, eksiklik artık evliliğinde ve hayatında bir sorun olmaktan çıkıyor. Yanı gidip ihtiyacı her ne ise artık (sex, entellektüellik, sohbet edememe,sevgi arsızlığı....) diğerinde bu duygularını tatmin ediyor ve belki bu eksiklikten dolayı evliliğini bitirebilecekken aldattığı için tam tersine yıllarca evliliğini sürdürebiliyor...
Bu arada 3.şahıs da yıllarca evliliğini bitirecek de benimle evlenecek diye bekleye dursun. İşte tam da teorimizin temelini güçlendiren olay: Erkek/kadın evliyken bir diğeri ile ilişkiye başlıyor ve söylediği ve aslında gerçekten yaşadığı şu: "Çok mutsuzum. Karımda/kocamda aradığımı bulamıyorum. Beni .... tarafında asla mutlu etmiyor. Ve bir kaç aya kalmaz boşanacağız." İşte tam da bu sözleri duyup daha evlilik bitmeden ilişki yaşamaya başlayan 3. şahız farkında olmadan tüm eksiklikleri dolduruyor ve aldatan kişinin artık evliliğini bitirmesine gerek kalmıyor. Çünkü bir anda o mutlu bir kişi artık. Neden boşansın ki...
2) 2. Madde bir teoriden çok bir soru aslında. Yani bunun teorisini oluşturmadık henüz. Bu kısmı biz de anlamıyoruz çünkü. :) 3. şahıs neden 3. şahız olmayı istiyor ya da kabul ediyor? Yani herkes düzgün bir ilişki istemez mi? Ok, herkes değil belki ama çoğu kimse... Yani bu kişileri anlamıyoruz biz. Gidip kendi hayatlarının başrolu olmak, erdemlerini kaybetmeden mutlu olma şansları varken neden evli, sevgilili, nişanlı insanlarla birlikte olmayı seçiyorlar? Burası bizim anlam veremediğimiz kısım?
3) Bu da 1. maddenin aldatılan kişiler tarafını. Mesela: Bir erkeğe kimse "Senin sadece bir erkek arkadaşın olabilir demiyor değil mi? Yani şu onlarca arkadaşından birini seç. Hayatının geri kalanında tüm maçlara onunla gideceksin, tüm gece gezmelerine arkadaş eğlencelerine, partilere onunla gideceksin." demiyor değil mi?
Ya da bir kıza "Şu kız arkadaşlarından birini seç ve artık sadece onunla dedikodularını paylaş, her akşam onunla ye, hep onunla sinemaya git, pijama partilerinde de sadece ikiniz olun." demenmiyor yine aynı şekilde.
Peki neden karşı cinsle ilgili (ya da bazı durumlarda aşık olduğunuz hemcinsinizle ilgili) böyle bir kısıtlama var? Yani neden hayatımızın sonuna kadar aynı adamla/kadınla mutlu yaşamak zorundayız? Belki gerçekten biri ile yatakta çok mutluyuz, bir diğeri ile uzay-zaman ilişkisi hakkında sohbet etmeye bayılıyoruz, bir diğeri ile de yemeklere çıkmak bizi kahkahalarla güldüğümüz bir eğlence maratonuna dönüşüyor...
Burada "hepsiyle yatmadığımız sürece sorun yok" dediğinizi duyar gibiyim ama "Hadi yani!" Kim hangi evlilikte yatmadan da olsa diğer şeyleri yapmaya izin verir ki... Kimse...
İşte teorilerimiz bunlar. Siz ne dersiniz?
1) Aldatma aslında ilişkinin ömrünü uzatan bir olay. Yani aslında içinde eksikler, sorunlar barındıran bir evlilikte çiftlerden herhangi biri aldatmaya başladığında bu eksikliği diğer kadınla/adamla giderdiği için bu sorun, eksiklik artık evliliğinde ve hayatında bir sorun olmaktan çıkıyor. Yanı gidip ihtiyacı her ne ise artık (sex, entellektüellik, sohbet edememe,sevgi arsızlığı....) diğerinde bu duygularını tatmin ediyor ve belki bu eksiklikten dolayı evliliğini bitirebilecekken aldattığı için tam tersine yıllarca evliliğini sürdürebiliyor...
Bu arada 3.şahıs da yıllarca evliliğini bitirecek de benimle evlenecek diye bekleye dursun. İşte tam da teorimizin temelini güçlendiren olay: Erkek/kadın evliyken bir diğeri ile ilişkiye başlıyor ve söylediği ve aslında gerçekten yaşadığı şu: "Çok mutsuzum. Karımda/kocamda aradığımı bulamıyorum. Beni .... tarafında asla mutlu etmiyor. Ve bir kaç aya kalmaz boşanacağız." İşte tam da bu sözleri duyup daha evlilik bitmeden ilişki yaşamaya başlayan 3. şahız farkında olmadan tüm eksiklikleri dolduruyor ve aldatan kişinin artık evliliğini bitirmesine gerek kalmıyor. Çünkü bir anda o mutlu bir kişi artık. Neden boşansın ki...
2) 2. Madde bir teoriden çok bir soru aslında. Yani bunun teorisini oluşturmadık henüz. Bu kısmı biz de anlamıyoruz çünkü. :) 3. şahıs neden 3. şahız olmayı istiyor ya da kabul ediyor? Yani herkes düzgün bir ilişki istemez mi? Ok, herkes değil belki ama çoğu kimse... Yani bu kişileri anlamıyoruz biz. Gidip kendi hayatlarının başrolu olmak, erdemlerini kaybetmeden mutlu olma şansları varken neden evli, sevgilili, nişanlı insanlarla birlikte olmayı seçiyorlar? Burası bizim anlam veremediğimiz kısım?
3) Bu da 1. maddenin aldatılan kişiler tarafını. Mesela: Bir erkeğe kimse "Senin sadece bir erkek arkadaşın olabilir demiyor değil mi? Yani şu onlarca arkadaşından birini seç. Hayatının geri kalanında tüm maçlara onunla gideceksin, tüm gece gezmelerine arkadaş eğlencelerine, partilere onunla gideceksin." demiyor değil mi?
Ya da bir kıza "Şu kız arkadaşlarından birini seç ve artık sadece onunla dedikodularını paylaş, her akşam onunla ye, hep onunla sinemaya git, pijama partilerinde de sadece ikiniz olun." demenmiyor yine aynı şekilde.
Peki neden karşı cinsle ilgili (ya da bazı durumlarda aşık olduğunuz hemcinsinizle ilgili) böyle bir kısıtlama var? Yani neden hayatımızın sonuna kadar aynı adamla/kadınla mutlu yaşamak zorundayız? Belki gerçekten biri ile yatakta çok mutluyuz, bir diğeri ile uzay-zaman ilişkisi hakkında sohbet etmeye bayılıyoruz, bir diğeri ile de yemeklere çıkmak bizi kahkahalarla güldüğümüz bir eğlence maratonuna dönüşüyor...
Burada "hepsiyle yatmadığımız sürece sorun yok" dediğinizi duyar gibiyim ama "Hadi yani!" Kim hangi evlilikte yatmadan da olsa diğer şeyleri yapmaya izin verir ki... Kimse...
İşte teorilerimiz bunlar. Siz ne dersiniz?
9 Şubat 2012 Perşembe
Vintage Bohemian Updo the Quick and Easy Way!
Lisa Eldrige'den sonrak yeni keşfim. Çok yetenekli:) ...
At least I got my friends...
But at least I got my friends Share a rain coat in the wind They got my back until the end If I’ll never fall in love again Well at least I got my friends Like a light bulb in the dark Saving me from the sharks Even though I got a broken heart At least I got my friends.....
Aura Dione - I Will Love You Monday (365)
My new favorite...
7 Şubat 2012 Salı
Gitmek mi Zor Kalmak mı?
İsimsiz blog yazarımın yeni yazısı:
Neden insan ayrılmak istemediği halde defalarca ayrılmak istediğini söyler bilmiyorum.Naz mı yoksa kapris mi?Aslında her ikiside değil.Bazen birlikte olmak ayrı kalmaktan daha fazla acı verir insana.Hata üstüne hata yapar iki taraf da...İlk önce küçük hatalar daha sonra daha büyük hatalar gelir.Bi bakarsınız ilişkiniz kocaman bi hata yumağına dönmüş ve en kötüsü de hatalar hiçbir zaman unutulmaz.Hep hatırlatırlar kendilerini.Başınızı yastığınıza koyup uyumaya çalıştığınızda bir anda hepsi zihninizde toplanıverir.Huzurunuz kaçar.En sonunda; sorunlar başladığında yapmanız gerekeni yaparsınız: ilişkinizi sonlandırırsınız.Peki şimdi ne olucak herşey bir anda yoluna mı girecek?İki taraf da mutlu mesut yoluna devam mı edecek?Hiç sanmıyorum.İki taraf içinde pişmanlıklarla dolu bi yolculuk başladı bile.'keşke üstüne gitmeseydim, sakin olsaydım hakaretler etmeseydim yalan söylemeseydim' gibi bir sürü soru.Ok yaydan cıktı artık.İşte şimdi şu sorunun cevabını öğrenme vakti geldi: Gitmek mi zor yoksa kalmak mı?
Neden insan ayrılmak istemediği halde defalarca ayrılmak istediğini söyler bilmiyorum.Naz mı yoksa kapris mi?Aslında her ikiside değil.Bazen birlikte olmak ayrı kalmaktan daha fazla acı verir insana.Hata üstüne hata yapar iki taraf da...İlk önce küçük hatalar daha sonra daha büyük hatalar gelir.Bi bakarsınız ilişkiniz kocaman bi hata yumağına dönmüş ve en kötüsü de hatalar hiçbir zaman unutulmaz.Hep hatırlatırlar kendilerini.Başınızı yastığınıza koyup uyumaya çalıştığınızda bir anda hepsi zihninizde toplanıverir.Huzurunuz kaçar.En sonunda; sorunlar başladığında yapmanız gerekeni yaparsınız: ilişkinizi sonlandırırsınız.Peki şimdi ne olucak herşey bir anda yoluna mı girecek?İki taraf da mutlu mesut yoluna devam mı edecek?Hiç sanmıyorum.İki taraf içinde pişmanlıklarla dolu bi yolculuk başladı bile.'keşke üstüne gitmeseydim, sakin olsaydım hakaretler etmeseydim yalan söylemeseydim' gibi bir sürü soru.Ok yaydan cıktı artık.İşte şimdi şu sorunun cevabını öğrenme vakti geldi: Gitmek mi zor yoksa kalmak mı?
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)